Yunan Adalarında Balayı Tatili
Yayınlanan tarafından dugundavet içinde Balayı · Cumartesi 26 Ara 2020
Kültürü, yeme içme alışkanlıkları ve eğlence hayatı ile çok tanıdık olan Yunan adalarında cruise ile balayı tatilini hepinize öneririm. Her adanın farklı özellikleri var elbette, ama benim favorilerim Santorini, Mikonos ve Rodos oldu. Diğer Yunan adalarına gittikçe, tecrübelerimi sizinle paylaşacağım.
Yunan adaları için Vize zorunlu, günü birlik gidecekseniz, yanınızda pasaport olması yeterli. Yaz dönemi ada girişlerinde normal şartlarda yarım saati geçmeyen bir form ile vizenizi alabilirsiniz. Kapıda Vize Başvuru Formu örneğini aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiniz. Kapıda vize uygulaması olan adalar ;İstanköy (Kos), Midilli (Lesvos), Rodos, Sisam (Samos) ve Sakız (Chios)
Balayı tatili için Türkiye'ye yakın Yunan adalarına gittiğinizde, mübadele zamanında bu adalara çok göç olduğundan türkçe bilen yunanlılarla karşılaşmanız sizi şaşırtmasın.
Ege'de Balayı...Yunan Adaları
Mikonos adası
Apollo’nun torunu Mykon’dan adını alan bu ada son yılların popüler tatil mekanlarından. Sadece Türkiye'den değil, Dünyanın her yerinden turist çeken adanın beyaza boyalı sokakları, plajları ve kubbe biçimindeki ev ve kiliseleri görmeye değer. Son yılların bu marjinal tatil beldesinde Paradise plajını denize girmek isteyenlere öneririm. Balayı tatilinizde güzel bir akşam yemeği için ise adanın merkezinde deniz kıyısında bulunan Babulas tavernayı öneririm. Balıklar taze, servis mükemmel ve fiyatlarda uygun. Ayrıca ehliyetiniz varsa, Mikanos’da günlük 30 Euro vererek araç kiralayabilir ve her yeri istediğiniz gibi gezebilirsiniz. Taksi bulmanın güç, hatta olanaksız olduğu Mikanos adası'n da, sorunsuz bir balayı tatili isteyenler için araç kiralamak en uygun çözüm.
Rodos adası
Rodos, Türkiye’nin Ege sahillerinden sadece bir saat uzaklıkta bir ada. Yaşam tarzıyla, mimarisiyle, sokak aralarında gezinen kedileriyle ve turkuaz rengi sahilleri ile tam bir Ege kasabası gibi…Adını mitolojiden alan Rodos, gerçekten efsanelerden fırlamış ve denizin üzerine oturmuş gibi. Rodos’un ünlü Mandraki Limanı her zaman kalabalık. Mitolojideki öyküye göre; Güneş tanrısı Helios, deniz tanrısı Poseidon’un kızına aşık olmuş, kızın adı Rodos’muş…Rodos o zamandan bu yana aşıkların adası. Eski kentler hep ilgi çekicidir. Rodos’un kale içinde kalan bölümü de öyle. Yüksek duvarlar arasında kalan dapdar sokaklar, Arnavut kaldırımı tabir edilen siyah küçük kaldırım taşları ile bezeli caddeler insanı kendine doğru çekiyor. Eski Rodos, 14. ve 16. yüzyıllar arasında Rodos şövalyeleri tarafından yapılmış.Sultan Süleyman'ın adayı fethiyle birlikte buradan, Malta'ya giderek, Malta Şovalyeleri adını almışlar.
Rodos’un bir de estetik ameliyat geçirmiş olan yeni bölümü var. Çok zengin turistler orayı tercih ediyor ama güzel bir balayı tatili için eski Rodos her zaman çok çekici diyebilirim.
Rodos dar sokakları ile eski bir fotoğraf karesinden fırlamış gibi duruyor. Sanki her sokak başından siyah uzun elbiseli bir kadın çıkacak ve size simsiyah gözleri ile gülümseyip geçecek. Bu daracık sokaklarda hep bir müzik sesi, küçük kahkaha duymamak imkansız gibi.
Eski kentin meydanı hem limana hem de kentin yüksek noktalarına sadece on dakika uzaklıkta. Meydan, kafeler ve restoranlarla dolu ve alış veriş yapılacak küçüklü büyüklü dükkanlar var. Bu dükkanları gezmek çok keyifli. Aynen Türkiye’de olduğu gibi çok sesli bir satıcı topluluğu var. Büfelerde döner yapılıyor. Meydandaki kafelerde yemek yemek isterseniz mönüdeki isimlerin size çok tanıdık geldiğini fark edeceksiniz. Pilakis, cacık, ayran, imam bayıldı, Greek salad ki bu tam anlamıyla bir çoban salatası, zeytinyağlı yemekler ve işte Rodos. Tam bir Akdeniz kültürü. Rodos’ta Sokrates Caddesi çok hareketli bir yer. Küçük Rodos hatırası fincanlar, kül tablaları satanlar, içki satanlar, tekstil ürünleri ve bunları size satmaya çalışan tezgahtarlar…Balayı tatili dönüşü “bize ne getirdiniz” diyen dostlarınız için küçük hediyeler alabilirsiniz.
Hipokrat Meydanı, Şövalyeler döneminde ikiye ayrılan eski kentin büyük olan bölgesi Chora. Birbirine sırtlarını dayamış meydan kafeleri, restoranlar, alışveriş yapılan küçük dükkanlar. Türk’ler e ait yapılar ise; Ippokratus (Hipokrat) Meydanı’nın kuzeyinde İbrahim paşa Camii ve hala ibadet yapılıyor. Bir de Bizanslılar tarafından kilise olarak inşa edilen bir Süleyman camii var. Süleyman Camii’sinin karşısında bir Türk Kütüphanesi bulunuyor. 1540 yılından kalma bir el yazması Kuran bulunan kütüphanede Osmanlı döneminden kalma çok önemli eserler var. Yeni bölgede yüksek katlı ve beş yıldızlı oteller var. Geniş kaldırımlarda dünyanın tüm markalarını satan mağazalar bulunuyor. Yani eski kentteki dükkanların yerini burada mağazalar almış durumda. Bu bölgede uçsuz bucaksız bir kumsal var. Rodos’a gelen turistler bu kumsalları tercih ediyorlar. Kalithea ve Faliraki plajları çok popüler. Adanın güneyinde bulunan Lindos Plajı ise en çok tanınan plajı. Faliraki’den 45 dakika uzaklıkta ise Athena Tapınağı bulunuyor. Rodos limanından her saat başı diğer yunan adalarına kalkan feribotlar var. 35 mil uzaklıkta bulunan Halki Adası fazla gürültüden hoşlanmayan, sakin bir yer arayanlar için ideal bir yer.
Rodos iki farklı dünyayı yansıtan 1400 kilometrelik bir ada. Ege’de bir balayı tatili planlıyorsanız, bu adayı pas geçmeyin…
Santorini adası
1500 yıl önce patlayan bir volkanın oluşturduğu bir ada Santorini. Doğanın tüm vahşiliğini ve güzelliğini sunduğu Santorini’ye tek bir ada olarak bakmamak gerek. Çünkü irili ufaklı dört adadan oluşuyor. Sıcak ve soğuk denizlerin yani Ege ile Akdeniz’in birleştiği noktada lacivert sulara haykırırcasına beyaz yapılarıyla öylece yükselen ada öylesine korkusuz ki, eteklerindeki volkanik kayaların bir gün hareketlenme olasılığı bile ürkütmüyor insanları…Adanın halkı yüzlerce yıldır üzerinde yaşadığı kayalardan bir cennet yaratmayı başarmış görünüyor. Üstelik bu bir turizm cenneti. Dünyanın pek çok yerinden her yıl milyonlarca insan gerek balayı tatili, gerekse yaz tatili için Yunan Adalarını tercih ediyor. Adanın dik merdivenleri, beyaz boyalı mavi pencereli evleri, mor çiçekleri ve kedileri ile barış içinde yaşıyor. Belki gezginlerin yazılarında Santorini için yazılan “tepsi gibi” benzetmesi tüm dünyaca biliniyor ancak adanın coğrafyası görülmeden bunun ne anlama geldiği tam algılanamayacak bir şey.
Gerçekten de dört bir yanı uçurumlarla çevrili Santorini tıpkı bir tepsiyi andırıyor. Adada bulunan otellerin hepsi müthiş bir manzaraya sahip. Sahil ise uçurumların altında yer aldığından genelde bütün otellerin ya havuzu var, yada balkonlarında jakuzi. Adada turizm sezonu oldukça uzun. Tıpkı Akdeniz ve Ege kıyılarında olduğu gibi. Aslında her mevsim adada konaklama mümkün ama balayı tatilinizi planlarken turizm açısından en elverişli zamanların nisan-ekim ayları arasında olduğunu unutmayın.
Bu turizm cenneti adanın bir ressam tarafından resmi yapılsaydı eğer; maviden mora boyanmış kilise ve ev çatıları, mavi panjurlar, kapılar, kırmızı, pembe çiçekler, beyaz boyalı cepheler çizilirdi.1500 yıl önce hareketlenen volkan Tunç çağının Kyklades uygarlığını tarihe gömmüş. 1956 yılında ise yeniden patlamış. Adanın halkı tüm bu yaşanan doğal afetlerden yılmamış ve doğaya uyumlu davranmaya çalışmışlar hep. Sonuç olarak Santorini gibi bir turizm cenneti yaratmışlar. Santorini ya da Thira adalarının merkezi, adanın batısında bulunan Thira’da kurulu . 1500 yıl önce bir volkanın patlamasıyla oluşmuş Santorini adasının büyüklüğü sadece 76 kilometreden oluşuyor.
Santorini’nin yerleşim bölgesi Thira’da evler, kiliseler, restoranlar adanın yamaçlarına kurulmuş. Bu mekanları birbirine bağlayan merdivenleri ise dar ve çok dik. Ancak bu merdivenler adadaki ulaşımı sağlamanın yanı sıra ada halkının iletişiminde de büyük rol oynuyor. Santorini’de balayı tatili yapmak bir Akdeniz kasabasında tatil yapmaktan kesinlikle daha pahalı değil.
En ucuz yunan adası hangisi derseniz, hepsi için fiyatların aynı olduğunu söyleyebilirim, yeter ki € (euro), TL karşısında çok fazla değerli olmasın…
Ergün Akyol / 2018